Microsoft’un aldığı kritik karar
The Guardian’da yayımlanan habere göre Microsoft, İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı bir askeri birimin Filistinli siviller üzerinde yürüttüğü kapsamlı gözetim operasyonuna verdiği bulut hizmetlerini durdurdu. Bu adım, şirketin kendi etik ilkeleri ve kullanım şartlarının ihlal edilmesi gerekçesiyle atıldı. Ortaya çıkan bilgiler, Gazze ve Batı Şeria’daki milyonlarca kişinin günlük telefon görüşmelerinin kaydedildiğini ve bu kayıtların Microsoft Azure platformunda saklandığını gösteriyor. Sistemin saatte 1 milyon çağrıyı depolayabilecek kapasiteye sahip olması, gözetimin boyutunu gözler önüne seriyor.
Gözetim operasyonunun başlangıcı ve Nadella’nın rolü
Sızdırılan belgelere göre gözetim projesi, çatışmaların yoğunlaştığı Ekim 2023’ten iki yıl önce yani 2021’de başlatıldı. Hatta Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın, İsrail ordusunun elit istihbarat birimi Unit 8200 komutanlarından biriyle yaptığı görüşmenin ardından, bu proje için Azure üzerinde özel ve ayrıştırılmış bir alan açılmasına bizzat onay verdiği bildiriliyor. Bu durum, teknoloji şirketlerinin uluslararası çatışmalarda nasıl konumlandığına dair yeni tartışmaları gündeme taşıyor.
Verilerin taşınması ve Amazon’a yönelim iddiası
Belgelerde ayrıca, gözetim kapsamında toplanan verilerin büyük bir kısmının Hollanda’daki Azure veri merkezlerinde tutulduğu, ancak Microsoft’un soruşturmayı başlatmasının ardından İsrail’in verileri farklı bir lokasyona taşımaya çalıştığı belirtiliyor. The Guardian’ın aktardığına göre Unit 8200, bu devasa veri setini Amazon Web Services (AWS) altyapısına aktarmayı planlıyor. Gazete, Amazon’a bu verilerin kabul edilip edilmeyeceğini sorduğunu da açıkladı. Bu iddialar, teknoloji devlerinin etik sorumlulukları ve devletlerle olan iş birliklerinin şeffaflığı konusunda büyük bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Küresel teknoloji devleri için etik ikilem
Microsoft’un aldığı karar, yalnızca şirketin değil aynı zamanda diğer büyük bulut sağlayıcıların da etik sınavını gündeme getiriyor. Teknoloji şirketlerinin devletlere sağladığı altyapı desteği, güvenlik ve insan hakları arasında kritik bir dengeyi zorunlu kılıyor. Özellikle çatışma bölgelerinde yürütülen projelerde şeffaflık, etik denetim ve kullanıcı güvenliği konuları önümüzdeki dönemde çok daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.