ABD’nin teknoloji alanındaki rekabet gücünü artırmak isteyen Trump yönetimi, yarı iletken devi Intel ile olası bir ortaklık için görüşmeler yürütüyor. Henüz resmi olarak doğrulanmayan bu plan, ülkenin çip üretim kapasitesini genişletmeyi ve küresel pazarda daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyor.
Amerika’nın çip üretiminde stratejik hamlesi
Son yıllarda küresel çip krizi, ülkelerin yarı iletken sektörüne yönelik politikalarını derinden etkiledi. Özellikle Asya merkezli üreticilerin hakimiyeti, ABD’nin kendi içinde bağımsız üretim kapasitesine sahip olma ihtiyacını öne çıkardı. Bu noktada Trump yönetiminin Intel’de hisse alma seçeneğini değerlendirmesi, sadece ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik bir hamle olarak da görülüyor.
Intel’in ABD yatırımlarına destek
Intel uzun süredir Ohio eyaletinde büyük ölçekli bir üretim tesisi kurma çalışmaları yürütüyor. Ancak yüksek maliyetler ve küresel rekabet, şirketin finansal yükünü artırıyor. Trump yönetiminin devreye girmesi, Intel’in bu yatırımlarını hızlandırmasına yardımcı olabilir. Olası ortaklık, şirketin Ar-Ge faaliyetlerine de ek kaynak sağlayarak ABD’nin teknoloji liderliği iddiasını güçlendirebilir.
Piyasalarda olumlu yansıma
Ortaklık ihtimaline dair haberlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Intel’in borsadaki hisselerinde dikkat çekici bir yükseliş yaşandı. Yatırımcılar, devlet desteğinin devreye girmesi halinde şirketin küresel rakiplerine karşı daha avantajlı bir konuma geleceğini düşünüyor. Özellikle Nvidia, TSMC ve Samsung gibi rakiplerin güçlü olduğu pazarda Intel’in yeniden atağa geçmesi, ABD ekonomisi açısından da stratejik önem taşıyor.
Rekabet gücü ve ulusal güvenlik boyutu
Yarı iletkenler yalnızca bilgisayar ve akıllı telefonlarda değil, savunma sanayi, otomotiv ve yapay zeka teknolojilerinde de kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle Intel ile kurulacak olası bir ortaklık, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinin bir parçası olarak da değerlendiriliyor. Trump yönetiminin Intel’e finansal destek sağlaması, Çin merkezli üreticilere karşı da önemli bir karşı hamle olabilir.
Geleceğe dair beklentiler
Şu an için görüşmeler ön hazırlık aşamasında olsa da, resmi bir anlaşma yapılması halinde bu gelişme teknoloji dünyasında tarihi bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir. ABD’nin doğrudan bir teknoloji devine ortak olması, serbest piyasa dinamikleri açısından tartışmalara yol açsa da, uzun vadede yerli üretimi teşvik edecek adımların kaçınılmaz olduğu yorumları yapılıyor.