Ülkemizin en büyük tarihi ve arkeolojik miraslarından biri olan Göbeklitepe, her geçen gün daha fazla ilgi çekmeye devam ediyor. 12.000 yıldan eski olan bu antik tapınak, Mısır piramitlerinden ve Stonehenge’den bile daha eski tarihi ile gizemleri beraberinde getiriyor. Göbeklitepe’deki taşlar, belki de dünyanın en eski takvimini simgeliyor. Duvardaki ilginç kabartmalar, antik tarihe dair en eski kanıtları sunuyor. Kullanılan kabartmaların zamanın akışını ve mevsimlerin değişimini takip etmek için kullanılabilecek bir takvim olabileceği düşünülüyor.
Göbeklitepe gözlemevi olarak mı kullanıldı?
Göbeklitepe’nin bu takvimi, Neolitik dönemde yaşayan insanların nasıl kullandığı tam olarak bilinmese de, tapınağın geceleri gökyüzündeki olayları gözlemlemek için bir gözlemevi olarak kullanıldığı biliniyor. Akbaba Sütunu, bu tapınaktaki en bilinen taşlardan biridir ve üzerindeki kuş figürü ve desenler nedeniyle büyük bir öneme sahiptir.
Kimya mühendisi Martin Sweatman tarafından yürütülen önceki araştırmalar, Akbaba Taşı üzerindeki figürlerin takımyıldızları nasıl temsil edebileceğini gösteriyor. Ayrıca, taş üzerindeki diğer oymaların, anıt inşa edilmeden yaklaşık 13.000 yıl önce bir kuyruklu yıldızın düşüşünü kaydetmiş olabileceği belirtiliyor. Bu olay, dünya genelinde etkileri olan Erken Dryas mini buzul çağını tetiklemiştir ve bu dönemde tarımın yaygınlaşmaya başlamasıyla örtüşüyor.
Sütunlar ve takvim neleri gösteriyor?
Sweatman, analizini bir adım ileri götürerek Göbeklitepe’deki sütunlardaki V şeklindeki işaretlerin günleri temsil ettiğini ve diğer sütunlardaki oymaların ise farklı kozmik olayları simgelediğini bulmuştur. Sütunlar, 12 ay ve güneş yılını oluşturan 11 ekstra günle birlikte toplamda 365 günü temsil ediyor. Akbaba Taşı’ndaki yırtıcı kuş, yaz gündönümüyle ilişkili takımyıldızını temsil ederken, kuşun boynundaki V sembolü, gündönümünü temsil ediyor. Sweatman, bu sembollerin zamanın geçişini ve kontrolünü ifade ettiğini öne sürüyor.
Sweatman’ın önceki analizleri, sütunlardaki hayvan figürleri ile Dünya’nın presesyonu, yani dönüş ekseninin değişen yönü arasında bir bağlantı buldu. Ayrıca, iki sütunun, Erken Dryas kuyruklu yıldızının muhtemel kaynağı olduğu düşünülen yıllık Taurid meteor yağmurunu tasvir ediyor gibi göründüğü ifade ediliyor. Sweatman’ın bulguları, Göbeklitepe’deki arkeologlar tarafından tartışılmış olsa da her şeyin birbiriyle uyum içinde olduğu görülüyor.
İlginizi çekebilir: Evrendeki ilk renk 380.000 yıl sonra ortaya çıktı
Sweatman, “Göbekli Tepe sakinlerinin gökyüzünün keskin gözlemcileri olduğu anlaşılıyor. Yaşadıkları dünyanın bir kuyruklu yıldız çarpmasıyla harap olduğu düşünüldüğünde, bu beklenen bir şey” açıklamasında bulundu. Bu olay, belki de yeni bir dini başlatarak ve soğuk iklimle başa çıkmak için tarımda gelişmelere yol açarak uygarlığı tetiklemiştir. Gördüklerini kaydetme çabaları, yazının gelişimine doğru atılan ilk adımlardan biri olarak değerlendirilebilir. Göbeklitepe, sadece tarihi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin de derinliklerine dair ipuçları sunmaya devam ediyor.